Friday, June 7, 2013
Wednesday, June 5, 2013
Sunday, June 2, 2013
PİRİ REİS’İN HARİTASI 500 YAŞINDA
UNESCO 2013 yılını, Piri Reis yılı ilan etti. Peki biz Piri Reis haritalarının özelliklerini biliyor muyuz?
Günümüzde yalnızca bir parçası bulunan ve diğer parçasının 1517’de gerçekleştirilen bir Mısır Seferi sonrası; Yavuz Sultan Selim’e sunulduktan sonra; Yavuz Sultan Selim’in haritaya bakarak; “Dünya ne kadar küçük, bize lazım olan doğu kısmıdır” dedikten sonra haritayı ortadan ikiye yırttığı bir diğer rivayette ise bir Hindistan seferi nedeniyle diğer parçanın ordu içerisinde kullanıldığı söylenen ve elimizdeki parçası henüz 1929 yılında Topkapı da bulunan Piri Reis’in meşhur dünya haritası ve diğer çalışmaları:
1513 YILINDA GELİBOLU’DA ÇİZDİĞİ İLK MEŞHUR DÜNYA HARİTASI;
-Deve derisi üzerine 9 renkle resmedilmiştir.
-Hint ve Çin Denizlerinin şimdiye kadar Anadolu’da kimsede bulunmayan yeni haritaları yer alır.
-Ayrıca Atlas Okyanusu’nun iki yakasını ihtiva edecek şekilde, Batı Afrika kıyıları, Asor, Kanarya ve Yeşilburun takımadaları, Atlas Okyanusu,Güney Amerika ile Orta Amerika’nın bilinen kısımları, Florida ve Antiller yer almaktadır…
-Haritada şekillerin yanı sıra, çizilen yerlerin özellikleri,ne zaman kim tarafından keşfedildiği ve çiziminde kimlerden faydalandığı belirtilir.
-Haritanın en önemli özelliği ise Piri Reis’in çeşitli ölçeklerdeki haritaları tek ölçeğe indirerek, birbirlerinin eksik taraflarını diğerleriyle tamamlamış olmasıdır.
-Piri Reis bu ilk dünya haritasında Kristof Kolomb’un haritasını kullanmış, onun 3.seferine katılmış ve daha sonra amcası Kemal Reis’e esir düşen yardımcısının anlattıklarından da istifade etmiştir.
-Harita aynı zamanda Kristof Kolomb’un keşiflerine dair en eski eserdir.
1528 YILINDA HAZIRLADIĞI İKİNCİ DÜNYA HARİTASI;
-İlk haritasından daha büyük ölçekli ve geliştirilmiş olup ceylan derisi üzerine 8 renkle resmedilmiştir.
Piri Reis bu haritası için ‘’Çağımızda bu haritanın bir benzeri kimsede yoktur. Bu harita benim elimde şekillendi ve gün yüzüne çıktı demiştir.’’
Bu harita; Kuzey Amerika’nın aslı günümüze ulaşan, ilk haritasıdır.
1521’DE KALEME ALMIŞ OLDUĞU KİTAB-I BAHRİYE İSİMLİ ESERİ;
-Çağdaş denizciliğin en önemli eseridir.
Öncelikle bir deniz korsanı, sonrasında Osmanlı tarihine damgasını vuran bir Osmanlı denizcisi, araştırmacı, macera tutkunu ve döneminin üst düzey bilim adamı şeklinde tanımlayabileceğimiz çizdiği dünya haritasıyla hala birçok tarihçi ve bilim adamı tarafından büyük bir araştırma konusu olan Piri Reis’in doğum yeri ve tarihi ile ilgili net bir bilgi yoktur. 1546 yılında Mısır kaptanlığına getirilen Piri Reis son seferi olan Mısır Seferi ardından 1554 yılında idam edilmiştir.
(Derlenmiştir)
UNESCO 2013 yılını, Piri Reis yılı ilan etti. Peki biz Piri Reis haritalarının özelliklerini biliyor muyuz?
Günümüzde yalnızca bir parçası bulunan ve diğer parçasının 1517’de gerçekleştirilen bir Mısır Seferi sonrası; Yavuz Sultan Selim’e sunulduktan sonra; Yavuz Sultan Selim’in haritaya bakarak; “Dünya ne kadar küçük, bize lazım olan doğu kısmıdır” dedikten sonra haritayı ortadan ikiye yırttığı bir diğer rivayette ise bir Hindistan seferi nedeniyle diğer parçanın ordu içerisinde kullanıldığı söylenen ve elimizdeki parçası henüz 1929 yılında Topkapı da bulunan Piri Reis’in meşhur dünya haritası ve diğer çalışmaları:
1513 YILINDA GELİBOLU’DA ÇİZDİĞİ İLK MEŞHUR DÜNYA HARİTASI;
-Deve derisi üzerine 9 renkle resmedilmiştir.
-Hint ve Çin Denizlerinin şimdiye kadar Anadolu’da kimsede bulunmayan yeni haritaları yer alır.
-Ayrıca Atlas Okyanusu’nun iki yakasını ihtiva edecek şekilde, Batı Afrika kıyıları, Asor, Kanarya ve Yeşilburun takımadaları, Atlas Okyanusu,Güney Amerika ile Orta Amerika’nın bilinen kısımları, Florida ve Antiller yer almaktadır…
-Haritada şekillerin yanı sıra, çizilen yerlerin özellikleri,ne zaman kim tarafından keşfedildiği ve çiziminde kimlerden faydalandığı belirtilir.
-Haritanın en önemli özelliği ise Piri Reis’in çeşitli ölçeklerdeki haritaları tek ölçeğe indirerek, birbirlerinin eksik taraflarını diğerleriyle tamamlamış olmasıdır.
-Piri Reis bu ilk dünya haritasında Kristof Kolomb’un haritasını kullanmış, onun 3.seferine katılmış ve daha sonra amcası Kemal Reis’e esir düşen yardımcısının anlattıklarından da istifade etmiştir.
-Harita aynı zamanda Kristof Kolomb’un keşiflerine dair en eski eserdir.
1528 YILINDA HAZIRLADIĞI İKİNCİ DÜNYA HARİTASI;
-İlk haritasından daha büyük ölçekli ve geliştirilmiş olup ceylan derisi üzerine 8 renkle resmedilmiştir.
Piri Reis bu haritası için ‘’Çağımızda bu haritanın bir benzeri kimsede yoktur. Bu harita benim elimde şekillendi ve gün yüzüne çıktı demiştir.’’
Bu harita; Kuzey Amerika’nın aslı günümüze ulaşan, ilk haritasıdır.
1521’DE KALEME ALMIŞ OLDUĞU KİTAB-I BAHRİYE İSİMLİ ESERİ;
-Çağdaş denizciliğin en önemli eseridir.
Öncelikle bir deniz korsanı, sonrasında Osmanlı tarihine damgasını vuran bir Osmanlı denizcisi, araştırmacı, macera tutkunu ve döneminin üst düzey bilim adamı şeklinde tanımlayabileceğimiz çizdiği dünya haritasıyla hala birçok tarihçi ve bilim adamı tarafından büyük bir araştırma konusu olan Piri Reis’in doğum yeri ve tarihi ile ilgili net bir bilgi yoktur. 1546 yılında Mısır kaptanlığına getirilen Piri Reis son seferi olan Mısır Seferi ardından 1554 yılında idam edilmiştir.
(Derlenmiştir)
Fatih SULTAN MEHMED'İN ÇOCUKLUK DEFTERİ
Fatih Sultan Mehmed’in gerçek kişiliğine dair en eski izler; Topkapı Sarayı arşivinde bulunan Sultan II. Murat Han dönemine ait ; kendisinin yazı ve çizimlerinin bulunduğu çocukluk defterinde gizlidir… 21,5×28,5 ebadındaki 180 sayfalık defterin yapıldığı kağıtlar o dönem İtalya’dan getirilen kağıtlardandır. Üstelik Hazine-i Hümayun’a konacak ve Sultan 2. Abdülhamid’in emriyle Yıldız Sarayı’nda kurulan Zülvecheyn Kütüphanesi’ndeki cilthanede ciltlenip bakımı yapılacak kadar önem verilmiştir… Kısa bir süre sonra Fatih olacak şehzadenin çocuk dimağı,eğitimi,hocaları,öğrendiği diller, ve zevkleri hakkında ilk bilgileri içeren bu defter büyük hükümdara ait en eski vesika olması açısından da tarihi öneme sahiptir… Fatih besmele ile başlayan defterinde daha küçük yaşta eğitimini almaya başladığı Arap, Yunan, Fars alfabeleriyle yazılar yazdığı gibi padişah olacağı zaman kullanacağı imzası olan tuğrasının ilk denemelerini de yine bu defter üzerinde gerçekleştirmiştir. İlginçtir ki Fatih ‘’Mehmed bin Murat Han’’ şeklinde defalarca tekrarladığı örneklerine ’’El-Muzaffer Daima’’ ibaresini de yerleştirerek daha küçük yaşlardan neleri hedeflediğini de göstermiştir. II. Fatih’in çocukluk defterinde o tarihe kadar Osmanlı coğrafyasında ya da herhangi bir İslam kültüründe görülmeyen; arşivlerde de bulunmayan perspektifli resimler de ilgimizi çekmektedir… Daha küçücükken bu basit resimlere yansıttığı sevgi, öfke,hayret gibi yüz ifadeleriyle keskin görüş ve gözlem yeteneğini de göstermektedir. Fatih hocalarına ve saray erkanına ait sarıklı sakallı insanların karikatürlerinin yanı sıra ,muhtemelen o dönem saray da bulunan, Hristiyan prenslerin ve kendisine yabancı dil öğreten batılı hocalarında çizimlerini yapmıştır. Çizimlerin kimi yerinde ince uçlu kamış kalemi tercih eden Fatih, kimi yerinde de fırça kullanmıştır. Ayrıca çocukluk yıllarının hatırası olan defterde;Tamam ya da eksik birçok tuğra denemesi;o dönemin eserlerinde rastlanan çiçek motifleri;at başları, baykuş, kartal, leylek çizimleri;Osmanlı ve Grek alfabeleriyle yazı denemeleri;Farsça beyitler de yer almaktadır.
SAAT NEDEN SOLA DEĞİL DE SAĞA DÖNER?
Güneş’in hareketinden yararlanarak saati keşfeden ve ilk güneş saatini icat eden Mısırlılar konumları itibari ile kuzey yarım kürede ve ekvatora yakın bir bölgede bulunuyordu. Ve ilk saat meydanlık bir yere yüksek bir taş koymak ve güneşin hareketi sırasında, bu taşın gölgesini takip etmekten ibaretti. Burada Güneş doğduğunda gölge tam batıda oluşuyor güneş yükseldikçe gölge kuzeye hareket ederek, güneşin batışında doğu yönüne ulaşıyordu. Yani gölge bugünkü tüm saatlerin akrep ve yelkovanında olduğu gibi soldan sağa doğru dönüyordu.
Eğer icat edilen ilk saat Avustralya gibi ekvatorun güneyindeki ülkelerden birinde olsaydı, bu sefer Güneş doğarken taşın gölgesi önce güneye düşüp güneş yükseldikçe sola doğru dönüş yapacağından akrep ve yelkovan şimdikinin tam aksine ters yönde dönüyor olacaktı.
Güneş’in hareketinden yararlanarak saati keşfeden ve ilk güneş saatini icat eden Mısırlılar konumları itibari ile kuzey yarım kürede ve ekvatora yakın bir bölgede bulunuyordu. Ve ilk saat meydanlık bir yere yüksek bir taş koymak ve güneşin hareketi sırasında, bu taşın gölgesini takip etmekten ibaretti. Burada Güneş doğduğunda gölge tam batıda oluşuyor güneş yükseldikçe gölge kuzeye hareket ederek, güneşin batışında doğu yönüne ulaşıyordu. Yani gölge bugünkü tüm saatlerin akrep ve yelkovanında olduğu gibi soldan sağa doğru dönüyordu.
Eğer icat edilen ilk saat Avustralya gibi ekvatorun güneyindeki ülkelerden birinde olsaydı, bu sefer Güneş doğarken taşın gölgesi önce güneye düşüp güneş yükseldikçe sola doğru dönüş yapacağından akrep ve yelkovan şimdikinin tam aksine ters yönde dönüyor olacaktı.
Subscribe to:
Posts (Atom)